1934 yılında “It Happened One Night,” filminde, giysi olarak kullandığı T-shirt’ü çıkararak üstü çıplak kalan Clark Gable’ ın, T-shirt’ ün dış giysi olarak kullanılması yolundaki yükselişte önemli rol oynadığı varsayılır. Fakat T-shirt, o yıllarda yinede yaygın olarak uygun bir giysi altına giyilen bir iç çamaşırı olarak kullanılmaya devam edilmiştir.
T-shirt ün iç çamaşırı olarak kullanıldığı gibi, dış giysi olarak ta kullanılmaya uygun olduğu ilk kez 1938 de telaffuz edilmeye başlanmıştır. Bahriyeliler zorunlu olarak giydikleri ve daha sonra rengi kamuflaj amacıyla yeşil olarak değiştirilen beyaz atletlerini dış giysi olarak kullanmaya başlamışlardır. 1944 yılında ordu tarafından yürütülen bir araştırma, koltuk altında ter tutma özelliği ve daha iyi görünmesi sebebiyle silah altına alınmış personelin kollu T-shirtleri kolsuz olanlara tercih ettiğini ortaya koymuştur.
Clark Gable’ örneğinde olduğu gibi, Marlon Brando “A Streetcar Named Desire” filminde, James Dean “Rebel Without a Cause” filminde ve genç Elvis Presley gibi diğer yıldızlarda Holywood filimlerinde T-shirt’ün çekici bir dış giysi olarak algılanmasında önemli rol oynamışlardır.
İkinci Dünya Savaşı, T-shirt’ ün dış giysi olarak kullanılması açısından uluslararası bir yükseliş ve ilk baskılı T-shirtleri getirmiştir. Kayıtlı en eski baskılı T-shirt, New York valisi Thomas E. Dewey tarafından 1948 yılı başkanlık seçimleri kampanyasında “Dew-It with Dewey” sloganı ile kullanılmış ve Smithsonian Enstitüsünde sergilenmektedir. Bu gelişme ile T-shirt’ ün çizgisi ve kullanım alanı artık ebediyen değişmiştir.
Fakat tüm gelişmelere rağmen, T-shirt yinede halen yalnız erkeklere özgü kabul edilmektedir. Walt Disney’in de içinde olduğu bazı pazarlama dahilerinin T-shirt üzerine harfler ve basit tasarım baskıları yapması ve hatıra eşyası olarak satışa sunmasıyla T-shirt kullanımında erkek egemenliği ortadan kalkmıştır. Daha sonra hippilerin geleneksel kıyafetleri reddettikleri 60lı yıllara gelinmiş, T-shirt boyanarak kişisel beğenileri yansıtabilen en kolay, en ucuz giyim tarzı olarak benimsenmiştir.
1959 yılında, Plastisol adı verilen esneme özelliğine sahip baskı mürekkebinin bulunması T-shirt tasarımı ve baskı tekniklerinin geliştirilmesi açısından devrim sayılmaktadır. Bu gelişmeyi takip eden sıcak baskı ve daha sonra litho baskı tekniklerinin geliştirilmesi T-shirt endüstrisini doğurmuştur.
Uluslararası dönemsel moda akımlarından farklı olarak T-shirt kolaylıkla kişisel talep ve istekler doğrultusunda şekillendirilebilmektedir. Gelişen bilgisayar ve yazılım teknolojisi üreticilerin, müşteriler tarafından T-shirt üzerinde talep edilen kişiye özel baskıları gerçekleştirebilmesini olanaklı kılmakta, böylelikle T-shirt hayatın özel anlarının yansıtılabildiği bir mecraya dönüşebilmekte hatta üzerinde hayat hikayeleri anlatılabilmektedir. Moda tarihçilerinin bir zamanlar küçümseyerek üzerinde durmadıkları T-shirt tarihi, T-shirt’ün moda dünyasında günümüzde ulaştığı noktada ciltler dolusu kitaba sığdırılamamaktadır.